Şartsız Seçim – Kalvinizmin 5 Maddesi (2)

4 Kasım 2022 tarihinde eklendi.

Adem’in günahından ötürü, soyundan gelenler dünyaya suçlu ve kayıp günahkârlar olarak gelirler. Düşmüş yaratıklar olarak, Yaradanları’yla paydaşlık etme konusunda hiçbir arzuları yoktur. Tanrı, kutsal, adil ve iyi, halbuki onlar günahlı, sapkın ve yozdurlar. Kendi kararlarına bırakılırlarsa bu dünyanın tanrısını izlemeleri ve babaları Şeytan’ın isteğini yapmaları kaçınılmazdır. Bunun sonucu olarak, insanlar göklerin Tanrısı’yla olan bağlarını kesmiş ve O’nun sevgisi ve kayrası üzerindeki bütün haklarından vazgeçmişlerdir. Tanrı’nın bütün insanları günahlarında ve bedbaht durumlarında bırakıp hiçbirine merhamet etmemesi tamamiyle adil olurdu. Tanrı’nın kimse için kurtuluş sağlama mecburiyeti yoktu. Kutsal Kitap, seçilmişlik doktrinini bu çerçeve içinde vermektedir.

Seçilmişlik doktrini Tanrı’nın, hak edilmemiş kayrasının hedefleri olmak üzere Adem’in düşmüş soyundan bazı bireyleri dünyanın kuruluşundan önce seçtiğini bildirir. Tanrı’nın kurtarmayı amaçlamış oldukları bunlar ve sadece bunlardır. Tanrı bütün insanları kurtarmayı seçebilirdi (çünkü bunu yapma gücü ve yetkisi vardır) veya hiçbirini kurtarmamayı seçebilirdi (çünkü hiçbirine merhamet gösterme sorumluluğunu taşımıyordu) ama bunların ikisini de yapmadı. Bunun yerine bazılarını kurtarmayı ve diğerlerini bunun dışında bırakmayı seçti. Belirli günahlıları sonsuzluktan beri kurtuluşa seçmesinin nedeni, seçilmiş olanların herhangi bir şey yapacaklarını ya da belirli bir karşılık vereceklerini önceden görmüş olması değildi. Bunu tamamiyle Kendi isteğinden ve egemen iradesinden ötürü yapmıştı. Bu seçim, insanın yapacağı herhangi bir şeyle belirlenmemişti ve buna bağlı değildi. Tamamiyle, Tanrı’nın Kendisinin belirlemiş olduğu amacının sonucuydu.

Kurtuluşa seçilmemiş olanlar, kendi kötü oyunlarına ve seçimlerine terkedilmişti. Yaratığın, herkesi kurtuluşa seçmediğinden ötürü Yaratıcı’nın adaletini sorgulama hakkı yoktur. Yeryüzünün Yargıcı’nın doğruyu yaptığını bilmek yeterlidir. Ancak, şu da unutulmamalıdır ki, eğer Tanrı Kendisi için bir halk seçmemiş olsaydı ve Kendi arzusuyla hükümdar olarak onlar için kurtuluş sağlamaya karar vermiş olmasa ve bunu onlara vermemiş olsaydı hiç kimse kurtulmayacaktı. Bunu, bazılarını dışarda bırakarak bazıları için yapmış olması dışarıda bırakılanlar için hiçbir şekilde adillikten uzak değildir. Bunu ancak, Tanrı’nın günahkârlar için kurtuluş sağlama mecburiyetinde olduğunu söyleyerek söyleyebilirsiniz ki bu Kutsal Kitab’ın tamamiyle reddettiği bir düşüncedir.

Seçilmişlik doktrinine, sadece insanın bozulmuşluğu ve suçluluğu ışığında bakılmalıdır ama sonsuz antlaşma ya da Tanrılığın üyeleri arasında yapılmış olan anlaşmayla bağlantılı olarak etüt edilmelidir. Çünkü Baba, bu antlaşmayı yerine getirerek kayıp günahkarlardan oluşmuş bir dünyadan belirli sayıda bireyleri seçmiş ve onları Kendi halkı olmaları için Oğul’a vermiştir. Oğul, bu sözleşmenin şartlarına göre, Baba tarafından “seçilmiş” ve Kendisine “verilmiş” olan bu kişileri kurtarmak için gereken her şeyi yapmayı kabul etti. Bu antlaşmayı yerine getirmekte Ruh‘a düşen, Oğul tarafından kendileri için güvenceye alınan kurtuluşu seçilmişlere uygulamaktı.

Öyleyse seçilmişlik, Birde Üç olan Tanrı’nın kurtarma amacının önemli bir yönü olmakla birlikte sadece bir yönüdür ve bu yüzden kurtuluş olarak görülmemelidir. Çünkü seçilmişlik kendi başına hiç kimseyi kurtarmamıştır; yapmış olduğu şey belirli kişileri kurtuluş için işaretlemekti. Bunun sonucu olarak, seçilmişlik doktrinlerinin insanın suçluluğu, kurtarılışı ve yeniden doğması doktrinlerinden ayrılmaması gerektir yoksa, çarpıtılıp yanlış sunulmuş olur. Yani, Baba’nın seçme işinin Kutsal Kitap’taki doğru dengesinde tutulup doğru bir şekilde anlaşılması gerekiyorsa, seçilmişleri kurtarmak için Kendisini vermiş olan Oğul’un kurtarıcı işiyle ve seçilmişleri Mesih’teki imana götüren Ruh’un yenileyici işiyle bağlantılanması gerekmektedir.

Ana Sayfa/Makaleler/Şartsız Seçim – Kalvinizmin 5 Maddesi (2)