Tamamen bozulmuşluk – Kalvinizmin 5 Maddesi (1)

3 Kasım 2022 tarihinde eklendi.

Kişinin kurtuluş konusundaki görüşü, büyük ölçüde, günah ve günahın insan doğası üzerindeki etkileri konusundaki görüşüyle etkilenecektir. Bu yüzden, Kalvinist sistemdeki ilk maddenin Kutsal Kitap’ta gördüğümüz insanın tamamen yetersizliği ya da tamamen bozulmuşluğunu ele almış olması şaşırtıcı değildir.

Kalvinciler, insanın tamamen bozulmuş olduğundan söz ettiklerinde insanın doğasının tamamen yozlaşmış, sapkınlaşmış ve günahlı olduğunu söylemek isterler. “Tamamen” sıfatı, her günahlının davranışları ve düşüncelerinde olması mümkün olduğu kadar tamamen ve bütünüyle yoz olduğu anlamına gelmez. Bunun yerine, “tamamen” sözcüğü, insanın varlığının bütününün günahtan etkilenmiş olduğunu belirtmek için kullanılır. Bozulmuşluk insanın her parçasına, bedenine ve ruhuna uzanır; günah insanın kafası, iradesi vb. gibi melekelerinin hepsini (bütünlüğünde) etkilemiştir.

Bu yaradılıştan yozluğun sonucu olarak, doğal insan ruhsal bakımdan hiçbir iyi şey yapamaz; böylece Kalvinistler insanın “tamamen yetersizliğinden” söz ederler. Bu terminolojinin bildirmek istediği yetersizlik, ruhsal yetersizliktir; günahlının kendi kurtuluşu konusunda hiçbir şey yapamayacak halde ruhsal bakımdan iflas etmiş olduğu anlamına gelir. Kurtulmamış birçok insanın, insansal standartlarla değerlendirildiğinde, hayran olunacak nitelikler sergiledikleri ve erdemli davranışlarda bulundukları açıkça görülmektedir. Ama ruhsal alanda, Tanrı’nın standartlarıyla değerlendirildiğinde, kurtulmamış günahlı iyi şeyler yapma konusunda yetersizdir. Doğal insan günaha köledir; Şeytan’ın bir çocuğudur, Tanrı’ya karşı asidir, gerçeğe karşı kördür, bozulmuştur ve kendisini kurtaramaz ve kendisini kurtuluş için hazırlayamaz. Kısaca, yeniden doğmamış insan GÜNAHTA ÖLÜDÜR ve İRADESİ kendi kötü doğasının KÖLESİDİR.

İnsan, Yaratıcısı’nın ellerinden bu bozuk ve yoz durumda gelmemiştir. Tanrı Adem’i doğru yaratmıştır; Tanrı Adem’i yarattığında Adem’in doğasında hiçbir kötülük yoktu. Özgün olarak, Adem’in doğası günahın egemenliğinden özgürdü, kötüyü seçmek için hiçbir yenilmesi zor doğal isteğin etkisi altında değildi ama düşüşü aracılığıyla kendisi ve bütün soyu üzerine ruhsal ölüm getirdi. Böylece kendisini ve insanlığın tümünü ruhsal yıkıma götürdü ve kendisi ve soyu için ruhsal alanda doğru kararlar verebilme yeteneğini kaybetti. Soyundan gelenler karar verme konusunda hala özgürdürler. Herkes hayat boyunca seçimler yapar ama Adem’in soyu günahlı doğalarla doğdukları için, ruhsal iyiliği ruhsal kötülüğe yeğleme YETENEĞİne sahip değildirler. Bunun sonucu olarak, insanın iradesi artık, Adem’in iradesinin düşüşten önce özgür olduğu şekilde özgür değildir (örneğin, günahın egemenliğinden özgür değildir). Bunun yerine, insanın iradesi, miras alınan bu bozukluğun sonucu olarak günahlı doğasına esaret içindedir.

Westminster İnanç Bildirisi, bu öğreti konusunda açık ve öz bir bildiride bulunur. “İnsan, günah konumuna düşüşüyle kurtuluşa eşlik eden herhangi bir ruhsal iyilik isteme konusundaki bütün yeteneğini tamamıyla kaybetmiştir; bu yüzden doğal insan olarak, iyiliğe bütünüyle karşıdır ve günahta ölüdür, kendi kuvvetiyle iman etmeye ya da kendisini iman etmeye hazırlamaya gücü yoktur.”

 

  • Âdem, Aden Bahçesi’ne konulduğunda, hemen ruhsal ölüme uğrayacağı tehdidiyle iyilik ve kötülüğü bilme ağacından yememesi konusunda uyarılmıştı. Yaratılış 2:16,17
  • Âdem itaatsizlik etti ve yasak meyveyi yedi (Yaratılış 3:1-7); bunun sonucu olarak da kendisi ve insanlığın üzerine ruhsal ölüm getirdi. Romalılar 5:12; Efesliler 2:1-3; Koloseliler 2:13
  • Davut, kendisinin ve bütün insanların günah içinde doğduklarını itiraf etti. Mezmur 51:5; Mezmur 58:3
  • İnsanlar günah içinde doğduklarından ve doğalarından ötürü ruhsal bakımdan ölü olduklarından Yeşua eğer insanlar Tanrı’nın krallığına gireceklerse yeniden doğmaları gerektiğini öğretmişti. Yuhanna 3.5-7

 

Düşüşün sonucu olarak, insanlar ruhsal gerçeğe karşı ruhsal bakımdan kör ve sağırdırlar. Kafaları günah tarafından karartılmıştır ve yürekleri yoz ve kötüdür. (Yaratılış 6:5; Yaratılış 8:21; Vaiz 9:3; Yeremya 17:9; Markos 7:21-23; Yuhanna 3:19; Romalılar 8:7,8; 1. Korintliler 2:14; Efesliler 4:17-19; Efesliler 5:8; Titus 1:15)

 

Günahkarlar, Ruh’un yeniden doğduran gücü aracılığıyla Tanrı’nın krallığına doğmadan önce, Şeytan’ın çocuklarıdırlar ve onun yönetimi altındadırlar. Günaha köledirler. (Yuhanna 8:44; Efesliler 2:1; 2.Timoteyus 2:25-26; 1. Yuhanna 3:10; 1. Yuhanna 5:19; Yuhanna 8:34; Romalılar 6:20; Titus 3:3)

 

Günahın egemenliği evrenseldir. Bütün insanlar günahın gücü altındadırlar. Bunun sonucu olarak kimse–bir tek kişi bile doğru değildir! (2. Tarihler 6:36; Eyüp 15:14-16; Mezmur 130:3; Mezmur 143; Süleyman’ın Özdeyişleri 20:9; Vaiz 7:20; Vaiz 7:29; Yeşaya 53:6; Yeşaya 64:6; Romalılar  3 .9-12; Yakup 3: 2,8; 1. Yuhanna 1:8,10)

 

Ölü konumlarında bırakılan insanlar kendi kendilerine tövbe edemezler, müjdeye iman edemez ve Mesih’e gelemezler. Kendi doğalarını değiştirmek ya da kendilerini kurtuluşa hazırlamak için hiçbir güce sahip değildirler. (Eyüp 14:4; Yeremya 13:23; Matta 7:16-18; Matta 12:33; Yuhanna 6:44; Yuhanna 6:65; Romalılar 11:35-36; 1.Korintliler 2:14; 1.Korintliler 4:7; 2.Korintliler 3:5)

Ana Sayfa/Makaleler/Tamamen bozulmuşluk – Kalvinizmin 5 Maddesi (1)